Yüzyıllık bir kara sevda öyküsü. Her anı adanmışlık dolu; ulusal çabaya ve o çabanın başkahramanı Mustafa Kemal’e. Fikriye; uzak bir akrabanın kızı, bir çocuk onun için. Halbuki birinci gördüğü andan beri âşık Fikriye’nin çocuk yüreği. Evvelce ağabeyi diyor, fakat sonra lisanı varmıyor.
O cephedeyken hayaliyle yaşıyor, mektuplar, şiirler yazıyor. Bir gün Mustafa Kemal’i toparlayacak bir bayan eli gerektiğinde gerçekleşiyor düşleri. Adeta koşarak gidiyor Ankara’ya. Boynunda bir kehribar tespihle Çankaya’nın birinci gelini oluyor, “duvaksız gelini”… Yazık ki düş kısa sürüyor.
BOYNU BÜKÜK SÜMBÜL
Fikriye’deki o denli bir aşk ki ne hastalık dinliyor ne yasak ne de sürgün. En aşılmaz denilen yolları aşıp sonunda yeniden varıyor Paşa’sına. Ta ki o kanlı güne kadar. Çankaya’nın Duvaksız Gelini ortadan geçen bir asra karşın meçhuliyetini koruyan bir mevti anlatıyor. Bir milletin gönlünde taht kuran Mustafa Kemal, bugün hâlâ boynu bükük bir sümbülün kırık anılarında kanıyor.
Selanik’te başlayıp Ankara’ya kadar uzanan umutsuz bir aşkın yüzyıldır aydınlatılamayan kıssası, Halil İbrahim Özcan’ın kalemiyle yine yazıldı. Çankaya’nın Duvaksız Gelini Fikriye kitabı, Fikriye Hanım’ın Atatürk’e duyduğu derin sevgiyi ve onun makus talihini mevzu alıyor.
Halil İbrahim Özcan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün az bilinen özel hayatına dair en merak uyandıran kişi olan Fikriye Hanım’ın hikayesini anlattığı bir kitap okurları tarihi gezintiye çıkartıyor.
Olaylara geniş bir pencereden bakarak öyküyü kaleme alan Özcan, gözden geçirilmiş ve genişletilmiş baskısıyla İnkılâp Kitabevi etiketiyle raflarda yerini alan Çankaya’nın Duvaksız Gelini Fikriye ile, hazin bir aşk hikayesini tarihi notlarla aktarırken his dolu bir okuma vaat ediyor.
2V8O1M5X7T6Q9
Sayfa: 208
FİKRİYE HANIM’IN ATATÜRK SEVGİSİ
Mustafa Kemal’in çocukluğundan başlayan kitapta, gençlik günlerine ve hayatından geçen öteki bayanlara da yer veriliyor. Fikriye Hanım’ın asıl sahneye çıkışıysa ulusal çaba yıllarında oluyor.
Kendini bildi bileli Mustafa Kemal’e aşık olan Fikriye, onun yardıma gereksinimi olduğunu duyduğunda hiç düşünmeden geliyor İstanbul’dan Ankara’ya. Şiddetli yolları geçerek vardığında tahminen de hayatının en hoş devri başlıyor.
Direksiyon Binası’ndan Çankaya Köşkü’ne uzanan arkadaşlığında hem özgürlük savaşı vermekte olan Mustafa Kemal’in askerlerine sökük dikerek, çorba kaynatarak dayanak oluyor, hem de gözü üzere baktığı Paşa’sıyla giderek yakınlaşmaya başlıyor.
“SÜMBÜL…”
Lakin Fikriye’nin önünde pürüzler var. Bu mani evvel onu bir türlü kabullenemeyen Zübeyde ve Makbule Hanım oluyor, sonra hastalığı baş gösteriyor ve en son Latife Hanım giriyor Paşa’sıyla ortasına. Her zorluğa direnen ve asla eğilmeyen Fikriye Hanım’ın boynu sıkıntı gurur olduğunda bir sümbül üzere bükülüyor.
Kaynak: Ensonhaber https://www.ensonhaber.com/kitap/fikriye-hanimin-ataturke-olan-askinin-kitabi-cankayanin-duvaksiz-gelini-fikriye