Kültür Sanat

Sıkıcı gerçeklere karşı yeni bir kahraman

Sıkıcı gerçeklere karşı yeni bir kahraman

Müjde Işıl – Epeydir perdede Ezel Akay’ın renkli dünyasının yansımalarını izleyemiyorduk. Aralıklarla film yönettiği gibi, bir önceki filmi “9 Kere Leyla” da pandemi sürecinde dijital platformda seyirciyle buluşmuştu. “Osman Sekiz” ile bu hasret bitiyor. Film pandeminin kapanma ruhuna denk gelen bir karakter üzerinden kurduğu fantastik evrende rengârenk bir aşk hikâyesi anlatıyor. Biz de filmin ayrıntılarını Ezel Akay’dan dinledik.

Önceki filminiz “9 Kere Leyla”, dijital platformda seyirciyle buluşmuştu. Sinema ve dijital platform arasındaki rekabet, filmlere nasıl yansıyor ve yansıyacak size göre?

Sinema her zaman görsel bir dil olarak gösterişini ve bu anlamda üstünlüğünü koruyacak. Sevdiklerinizle kocaman bir perdede nefis ses sistemleri ile tüm dikkatinizle film izlemenin zevki paha biçilmez. Henüz herhangi bir dijital platform bu seviyede bir keyif vermiyor. Ancak buradan dijital platformlarda film izleyemeyelim, anlamı çıkmasın. İkisinin yeri çok farklı ve birbiriyle rekabet edecek durumları yok. Düşünsenize, elinizdeki minik cep telefonu ile yerden ve zamandan bağımsız istediğiniz şeyi izleyebiliyorsunuz. Bunun konforu her ne kadar sanatsal içerikten ödün vermek olsa da bir ayrıcalık. İnsanın konfora olan düşkünlüğü nedeniyle de her zaman tercih edilecek. Ancak sinemanın büyüsü de her zaman izleyicisine çok şey vadedecek. İlk buluşmayı romantik bir biçimde sinemaya vermek mümkün ama dijital kulağa o kadar cazip gelmiyor.

 

Dijital için film çekmek ile sinema için film çekmek, sinemacı için nasıl fark yaratıyor? Farklı olan, sadece gösterim alanı mı?

Dijitale film çekmenin çok önemli kuralları var. Bunlar size sözleşmeyi imzaladığınızda veriliyor. Ayrıca platformlar için çekerken izleme enstrümanlarının boyutlarına göre bir dil kurmak zorundasınız. Minicik bir ekranda yalınlık önemli. Bu yalınlıkta çarpıcı ve etkileyici olmak zorundasınız. İzleyicinin ilgisini canlı tutmak için de hız ve geçişler çok önemli. İzleyicinin acelesi var ve hemen tavlamazsanız sizi bırakıp başka içeriğe gider. Ancak sinema öyle değil. Bir filme vakit ve para ayırıp gittiyseniz ona zaman verirsiniz. Hikâye daha yavaş da olsa izleyiciyi tavlarsa, izlemenin sonu harika biter. Ve kocaman bir perdede renkli objeler gibi hikâye anlatımında ilham aldığımız şeylerde daha sanatsal olabilirsiniz. Özgürlüğünüz daha fazladır. Bir yönetmen için de özgürlük her şey demektir.

Eve kapanma, izolasyon, dışarı çıkamama gibi özellikleriyle “Osman Sekiz” epeyce pandemi ruhu içeriyor. Filminin ortaya çıkış sürecini anlatır mısınız?

“Osman Sekiz” değerli oyuncu Kemal Uçar’ın senaryosu. Yapımcımız Ömer Kaya tarafından bana teklif edildiğinde 2019 yılının son aylarıydı. Henüz hiçbir şeyden haberimiz yoktu. 2020 için vizyonu planlamıştık. Ancak bir anda pandemi patladı biz de herkes gibi şakın bir biçimde bekledik. Süreçte elbette çok gelgitler oldu. Hastalık yüzünden çok dikkatli idik ancak sete girmek zorundaydık. Yine de nefis bir ortamda harika bir ekiple filmi çektik.

Sıkıcı gerçeklere karşı yeni bir kahraman

Fantastik öğeler, filmlerinizde hep oluyor ama “9 Kere Leyla” ve “Osman Sekiz”de özellikle ön planda. Bu tarz değişikliğinin nedeni nedir?

Aslında ben masal anlatıyorum. Kendimi hep hikâye anlatıcısı olarak tanımladım. Kendi dünyamda ne varsa filmlere onu aktarıyorum. Renkler, büyük detaylar, güzel ve estetik bileşenler benim için vazgeçilmez. Ancak bu son iki filmin fantastik olması tamamen tesadüf. Belki de sinema sektörünün sıkıcı gerçek hikâyelerden bunalan izleyiciler için ürettiği bir çözüm. “Osman Sekiz” aslında fantastik ama daha çok hayal kurma gibi.

Bir yanda perili/canavarlı ev bir yanda Yeşilçam klasiği “Üç Arkadaş”ı anımsatan dostluk ve aşk öyküsü… Bu harmanı nasıl tanımlarsınız?

Osman Sekiz aslında hepimizin tanıdığı ama çok fark etmediği bir karakter. Çok saf, temiz ve kendisi ile meşgul. Dış dünyadan kopmuş. Hiç olmayacak dediğiniz bir aşk ilişkisi çünkü Nazlı, Osman’da gördüğü duygusal masumiyete karşı koyamıyor.

Tim Seyfi ve Begüm Birgören’li kadroyu bir araya getirmek zor oldu mu?

Hepsi ile güzel bir çalışma yaptık. Tim, Almanya’da yaşadığı için programını ona göre planladık. Güzel bir sinerji çıktı ortaya. Özellikle Tim ve Begüm üst bir performansla harika bir iş çıkardılar.

Kullanım kılavuzu hazırlayan Osman’ın mesleğinden yola çıkarsak, kendini hikâye anlatıcısı olarak tanımlayan bir sinemacının kullanma kılavuzunda neler yazar sizce?

Hikâyeler. İçinde en çok aşk, hayal kırıklığı ve anlaşılamamanın yer aldığı hikâyeler var. Bir de sinemanın ihtiyacı olan dev bütçeleri bulmak için küçük küçük notlar.

“Osman Sekiz”in vizyon tarihi “Bergen”in beklenenden yüksek seyreden seyirci sayısı nedeniyle ertelenmişti. Salonlarda pandeminin etkileri azalırken özellikle yerli yapımlar açısından gişenin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Yaz dönemi yaklaşırken seyirciyi salonlarda tutmak için neler yapılmalı?

Yaz döneminde seyirciyi sinema salonuna sokmak ancak ve ancak çok iyi filmlerle olur. Eğer sinema salonları filmlere sahip çıkarsa salonlar dolar taşar. Bu da sinemamız için çok iyi olur. İyi filme izleyici kayıtsız kalamaz. Gördük ki izleyici sinema salonunda birlikte film izlemeyi seviyor. Haydi birlikte “Osman Sekiz”i izleyelim.

 

 

 

Kaynak: Milliyet https://www.milliyet.com.tr/kultur-sanat/sikici-gerceklere-karsi-yeni-bir-kahraman-6729707 3W1M7X1I5G5Y5

Bir yanıt yazın