Ramazan’a kısa bir müddet kala diyetisyenlerden de yanlışsız ve denetimli beslenme ikazları gelmeye başladı.
Bingöl Vilayet Sıhhat Müdürlüğü’nde misyonlu Diyetisyen Emrah Elmas, beslenme ve hayat formunun değiştiğine dikkat çekerek oruç tutacak şahısların, kesinlikle sahur yapması gerektiğini vurguladı.
“MUTLAKA SAHURUN YAPILMASI GEREKİYOR”
Elmas, sahurda tüketilmesi gereken besin cinslerine yönelik şu açıklamalarda bulundu:
“Ramazan ayı aslında beslenme ve hayat formumuzun değiştiği bir ay. Bu ayda kâfi ve istikrarlı beslenmenin sağlanması için günlük en az iki öğün ve kesinlikle sahurun yapılması gerekiyor. Sahur öğünü tüketilmediği vakit kişi daha erken saatlerde kan şekeri düştüğü için halsiz, yorgun, bitkin olabiliyor. Bu da günün verimsiz geçmesine sebep olabilir.
SAHURDA NELER YENİLEBİLİR?
Süt, yoğurt, peynir, yumurta ve tam tahıl ekmeğinden oluşan bir kahvaltılık ya da çorba, zeytinyağlı yemekler, salatanın ağır olduğu öğün tercih edilebilir. Çok acıkma sorunu olan bireyler kuru fasulye, mercimek, nohut, bulgur pilavı üzere mideyi geç terk eden doygunluk sağlayan besinlere yük verebilirler. Çok tuzlu, yağlı, hamur işi besinlerden mümkün olduğunca sahurda uzak durulması gerekiyor.
“İFTARDA KAN ŞEKERİNİ SÜRATLİ YÜKSELTEN BESİNLERDEN UZAK DURULMALI”
İftar vakitlerinde çoklukla sofralar çok çeşitli olabiliyor. Burada yapılan en büyük kusurlardan biri kan şekeri düşük olduğu için süratli ve çok ölçüde besin alımı oluyor, bu da sıhhat açısından büyük risk oluşturmakta ve de kilo alımına sebep oluyor. İftarda aslında bizim yapmamız gereken birinci olarak peynir, zeytin, domates, çorba üzere hafif bir besinle başlamak 10-15 dakika dinlendikten sonra az yağlı bir et yemeği, zerzevat yemeği ve salata ile devam edilebilir.
7E3R7Y8X1U4M2
Hem güç yükselten hem de kan şekerini süratli yükselten beyaz ekmek, pirinç pilavı, kızarmış patatesten uzak durmamız gerekiyor. Bunun yerine tam buğday ekmeği, bulgur pilavı, kepekli ekmek ve kepekli makarna tercih edilebilir.
Çok şerbetli tatlılar yerine sütlü tatlılar ve meyve tüketilebilir. İftardan sonra 1-2 saat yürüyüş yapmak sindirime yardımcı olacaktır. Susama hissi olmasa bile iftar ve sahur ortasında kesinlikle bol bol su içilmeli. Günlük 2 ila 2,5 litre ortasında su içilmesi gerekiyor. Suya ek olarak süt, ayran, sade soda, sıkılmış meyve ve zerzevat suları, ıhlamur, kuş burnu üzere bitki çayları tüketilebilir.”
KABIZLIK SORUNUNA KARŞI LİFLİ BESİNLER
Ramazan ayında beslenme değişikliğine bağlı olarak kabızlık sorunu görülebileceğini belirten Elmas, “Bunun oluşmaması için fizikî aktivite durumu artırılmalı, bol sıvı içilmeli ve lif oranı yüksek kuru baklagiller, tam tahıl, zerzevat, salata, taze kuru meyveler, hoşaf, ceviz, badem, hurma üzere besinler tüketilebilir. Yeniden yemeklerimizin pişirilme tekniği çok değerli. Bilhassa ızgara, haşlama, fırında üzere sağlıklı formüller tercih edilmeli. Kavrulmuş ve kızartılmış besinlerden hem sahurda hem de iftarda uzak durulması gerekiyor.” sözlerini kullandı.
Kronik hastaların yahut tedavisi süren hastaların oruç tutmasının yanlışsız olmadığını da söyleyen Elmas, “Bazı riskli kümeler var oruç tutmaması gereken. Bunlar hamileler, emziren anneler, kalp-damar hastalığı olanlar, diyabet hastaları, kronik hastalığı olan yaşlılar, kemoterapi görenler ve yeni ameliyat olanların da bilhassa oruç tutmamaları gerekiyor.” dedi.
Kaynak: Ensonhaber https://www.ensonhaber.com/saglik/ramazan-ayinda-beslenme-duzenine-dikkat-sahuru-atlamayin